‘CAN’A CAN KATIYOR RAŞİT ÇELİKEZER

.
Doğrusu izleyici için Can’ın festival ödüllü bir film olduğunu yazarsam mı daha çekici olur yoksa saklarsam mı bilemiyorum. Festival filmlerinin gişe de kaybolduğu üzücü bir gerçek. Ancak Raşit Çelikezer’in yönettiği ‘Can’, dünyanın en büyük bağımsız film festivali ‘Sundance Film Festivali’inde dramatik dalda Jüri Özel Ödülü’nü almış getirmiş sinemamıza. Ayrıca hiç ödül almasa da ‘Can’ı izleyip de etkilenmeyecek sanatsever çok azdır mutlaka.

Can ayak fetişist bir sahneyle başlıyor; İzleyici ne olduğunu tam anlamasa da ikili ilişkilerin kendine has dilinin ve espri dünyasının anında ortağı oluyor. Ancak yönetmenin seyirciyle özdeşleşecek karakterler yarattığını sanmayın. Yani sizi katharsise ulaştırıp rahatlatacak diye de beklerseniz de çok beklersiniz. Anlatımı alışılmadık detaylarla veren Çelikezer’in farklı aurası hiç yorucu olmadan hatta son derece yalın ve direkt bir dille gerçekleri ortaya döküyor.

Örneğin, ped koyma sahnesinde Ayşe’nin hamile olmadığını anlamakla kalmayıp kısırlığın kadına özgü bir kusur olabileceği yaygın görüşü kendini gösteriyor. Cemal’in kısır olması ise kabul edilemez bir kusur, eksiklik hatta suç gibi bağırıyor.

Cemal’in acı çeken, öfke dolan ve daha sonra kendisini tamamen inkara varan reddi, toplumun erkeklik ve aile reisi olma anlayışını açığa çıkarıyor. Çalıştığı fabrika da ustabaşıyla dertleşirken; ‘erkek değilmişiz, düştüğümüz hale bak!’diyor. Ustabaşının tesellisi ise çok daha büyük çıkmazlara sebep oluyor; ‘Çocuksuz aile olmaz!’ Toplumun dayattığı gibi bir erkek olmak için Cemal yalancı olmak zorunda kalıyor.

Cemal erkekliğini ispat için mutlaka bir çocuk almaları gerektiğine inanmakla kalmayıp Ayşe’yi zorlamayı kendi için hak görüyor. Karısını sahte bir hamileliğe ve mecburi bir anneliğe mahkum ederken Ayşe’nin mutsuzluğuna tahammül edemiyor. Görünmeyen ellerle hepimizin altına imza attığı normlar üzerinden itaatkar bedenler yaratan iktidar, Ayşe için Cemal’dir filmde. Oyunu kurallarına göre oynayan ve sistemin uyumlu bir parçası olmaktan başka çıkış yolu göremeyen Cemal sessiz pasif direnişiyle, her türlü norm ve iktidara riayetiyle bir dolu felaketler zincirinin sebebi oluyor hiç istemeden.

Başarılı uyumluluğu ne yazık ki en büyük sorun oluyor herkes için. Çünkü içinde yaşadığımız bu dünya hiçte öyle uyum gösterilecek kadar doğru çalışmamaktadır. Cemal hissettiğinden çok daha büyük bir esaret içinde olduğunu anladığında artık Cemal bile değil Cem’dir. Toplumsal hafızanın ve düşünce öğretilerinin sıradan bir örneği olan Cemal, girdiği her işte çok çalışkan, evlendiği her iki kadınla çok mutlu, kendi çocuğu olmayan her iki evladıyla çok sevgi dolu bir dünya yaratmıştır. İktidarı güçlendiren ve meşrulaştıran en temel rollere dair ne varsa mükemmel yerine getiriyor; ailesiyle, çocuğuyla ve iş yaşamıyla bir başarı örneğidir Cem’al. Gerçi artık bir özne değil, iktidarın kirli maşası ve kendisinin iğrenç bir kopyası olmuştur.

Can tüm çocuklara armağan edilen ve aslında başrolünde neredeyse sözcüksüz bir çocuğun oynadığı ezber bozan bir film… Burada sadece Cemal üzerinden tanıtım yapılmaya çalışılsa da, bir çocuk gözünden kendini var etmenin yollarını öğrenmenin acı dolu savuran virajları yürek yakıyor. Gülümsetiyor, düşündürüyor, umut veriyor, yakıyor ama kesinlikle unutulmaz bir etki bırakıyor. Azıcık bir ilginin kocaman sevgilere dönüştüğünü öğretiyor. İnsan olmanın sınırlarını kendi duvarlarına çarpan karakterlerin şaşkınlıklarında ilan ediyor. Can, can damarına sessizce enjekte edilirken çok soru soruyor.
Can’dan çıkanlar patates kızartma, çoban salata ve pirinç pilavı yerken aileden biri gülümsesin, başını okşasın ve güzel bir söz söylensin istiyorlar.

.

Şenay Tanrıvermiş

8 comments

  1. filmi izleyen bir arkadaşım bana sadece çocuğun oyunculuğunu ve güzelliğini anlattı. mutlaka gitmek şart oldu.

    Beğen

  2. filmi izledim, gerçekten şahane. size de teşekkürler gündeme taşıdığınız için. ben filmin muhteşem bir sevgi filmi olduğunu düşünüyorum. gerçekten çok farklı bir konu ve oyunculuklar müthiş. tekrar teşekkürler

    Beğen

  3. filmi izledim. tek kelimeyle harika, süper ve çooook değişik bir film. filmin final sahnesi olağanüstüydü. ben de bir çocuğa bana sevgiyle patates kızartmasını öğretmek istiyorum yazınız da ayrıca çok iyi.

    Beğen

  4. Raşit Çelikezer farkını koymuş, üstelik hiç büyük laflar etmeden çok önemli şeyler söylüyor. sevmek için kan bağı şart mıdır???? Can gişe yapmayı hak ediyor çünkü farklı bir festival filmi. hiç sıkıcı olmadığı gibi neredeyse yeşilçam klasiklerinin zirvesi… ömercik, ayşecikten sonra cancık….

    Beğen

  5. ellerinize sağlık. ben çok şey beklemeden gittim ancak çok etkilenerek çıktım. kesinlikle oyunculuklar olağanüstüydü. küçük çocuk cast açısından 10 numara bir seçim ve insanın içine sokası geliyor. anneye hem kızıyor hem hak veriyorsunuz.

    Beğen

  6. dizilerden sonra çelikezer hakiki ve kalıcı bir iş çıkartmış. yazının çok güzel ama eksiklerle dolu:) yani sadece cemali anlatmışsınız, ama yine de can’ı gündeme getirmeniz ve olumlu yazınız sayesinde filmi izlemeye gittiğimi itiraf ediyorum. buradan herkese söylüyorum, yazıdanda daha güzel, süperrr.

    Beğen

  7. uzun zamandır izlediğim en farklı, dokunaklı, gerçekçi filmdi. dizi yönetmeninin kendini aştığı ve izleyiciyi şaşırttığı bir yapım olmuş. tavsiyeniz için teşekkürler. yazılı basın da yer alması gereken bir filmdi ama iyi ki internet var.

    Beğen

  8. böyle güzel bir film nasıl olurda hiç gündeme gelmeden kayar gider, allahtan festivaller var. bayıltmadan da sanat filmi olurmuş. süperdi can. can candır diyorum ya.

    Beğen

Bir Yanıt bırak