..
Sinematek sitesinin amblemi altında “Herkes Sinema Yapabilir” sözcüğü yer almakta. Hayır kardeşim yalnış… Herkes sinema yapamayacağı gibi senaryo da yazamaz oyunculuk da yapamaz… 2010 yılı yapımı Çalgı Çengi filminde olduğu gibi.
Oldum olası Yeşilçam sinemasının o özellikle siyah-beyaz filmlerini özler olduğumu her zaman söylemiş ve bunun da arkasında olduğunu hep vurgulamıştım. Bu filmleri bugünün şartları altında incelemeye alsak, mutlak çok abartılı ve hatalı ve hatta abuk sabuk sahnelerin olduğunu mutlak görürüz. Ancak, senaryo-yönetmen-oyuncu üçgeninin de güzelliğini inkar edemeyiz. Burada bu güzellikleri anlatmak oldukça uzun bir zaman alacağını düşünerek gelelim biz Çalgı- Çengi’ye.
Salih ve Gürkan, düğün, kına gecesi gibi organizasyonlarda müzisyenlik yaparak hayatını kazanan Ankaralı iki teyze oğludur. Gürkan (Ahmet Kural) ve Salih (Murat Cemcir) bir ikili olarak, sıra altı bir organizatörün kendilerine pasladığı virane işlerle ekmek doğrultmaya çalışmaktadırlar.
Teyze oğulları, alışık oldukları üzere yine Bağcılar-Güneşli hattında bir yerlerde ve muhtemelen yer altındaki bir düğün salonuna doğru yola çıkarlar. Gittikleri yerde kendilerini karşılayan düğün sahibinin, hazırlanmaları için kendilerini evin kömürlüğüne bırakması, o güne kadar itilip kakılmaya alışmış kardeşler için bile ciddi hayal kırıklığıdır, fakat bu sefer “kulis”te davetsiz misafirleri olacaktır.
Aynı saatlerde, iki maföz tip, yakaladıkları banka güvenlik görevlisini gözden uzak bir yerde sorgulamak üzere bu izbe mahalle köşesinde bulabildikleri en kuytu mekan olan kömürlüğe tıkmışlardır. Güvenlik görevlsinin dengesiz mayfa elemanına diklenmesi sonucu öldürülmesi, kardeşlerin müzisyenlik hayatını kaydırır. Artık cesedi sahiplenmekle, kendi cesetlerini teslim etmek arasında bir seçim yapmak durumundadırlar. Maföz tipler vurdukları adamın cesedini sabaha dek ortadan kaybetmelerini isteyince, teyze oğulları en akıllıca fikir olarak ancak cesedi sırtlayıp eve götürmeyi bulurlar. Evlerinde bir cesetle ikamete başlayan teyze oğullarının bu misafirperverliği, cesedin kapalı kaldığı yerde fena halde sıkılması ile kısa sürecektir.
Müzisyen karakterli iki şarkıcının sözüm olan kara mizah olan bu filmin senaryosunu da yazan ve yöneten Selçuk Aydemir genç bir adam ve aynı zamanda İTÜ Uçak Mühendisliği bölümünden mezun. Kariyerini kısa film ve dizi yönetmenliği ile yapmış iki sinema filmini de yönetmiş. Ne var ki herkes yönetmenlik de yapamıyormuş. Çalgı-Çengi’ye Film demeye bin şahit ister, Oyunculardan Ahmet Kural ve Murat Cemcir’inde pek başarılı bir tip çizdikleri söylenemez. İkisinin de genelde dizi oyunculuğu yapmış oyuncu oluşundan kaynaklanan bir acemilikleri var. Sekiz hafta gösterimde kalan ve 60.000 seyircinin 500 bin lira para bıraktığı bu fim hakkında sinema yazarı Kerem Akça’nın şu eleştirisine yer vermek istiyorum.
Çalgı Çengi” için film demeye bile bin şahit ister. Ülkemizin sektörel açılımında izlemeye alıştığımız ‘çöp güldürülerinden biri zira bu. Böylece son dönemde gördüğümüz “Günah Keçisi” ve “Kutsal Damacana Dracoola” gibi en azından alanına hakim denemelerin dahi çok gerisinde kalıyor. Tuluat tiyatrosu ya da TV şovu olarak sunulsa bile bu kadroyla kendini kurtaramayacak bir proje bu. Yani hiçbir platforma uygun değil.
Yeteneksiz ve rollerine uyumsuz oyuncuların varlığı da bu durumu uçurumdan aşağı sürükleyen ana etkenler olmuş belli ki. Yönetmen Aydemir’in en basitinden açı-karşı tekniği ile sonuç alma arzusunun ise ‘genel plan-orta plan’ arasında gidip geleceğim’ derken bunu yapaylaştırmasına yol açtığı gözlemlenebiliyor. Böylece herhangi bir anlatı stilini bünyesine alamayan “Çalgı Çengi”, nasıl başarıldıysa popüler sinemanın genel geçer kalıplarını bile uygulayamaz hale getirilebilmiş.
.
Yalçın Ozgül