Bulut Atlası: Cloud Atlas

David Mitchell’ın aynı adlı romanından uyarlanan, aynı zamanda filmin yönetmenliğini de üstlenen Tom Tykwer ve Wachowski kardeşlerin senaryosunu yazdığı “Bulut Atlası” sinema severlerin bir süredir merakla beklediği büyük çaplı bir yapım. Birbiriyle yolları kesişen altı ayrı hikayeden oluşan film hayli geniş bir zaman dilimini içine alıyor: 19.yy’da bir kaşifin hikayesinden tutun da uzak gelecekteki primitif kabile yaşantısına kadar. Her hikaye ayrı ayrı alt metni olan ayrı ayrı kapılara açılıyor. Tam da bu sebeple her hikayenin birebir içine gireceğimiz kadar zaman tanımıyor bize yönetmen, kısa kısa gezintilere çıkarıyor. Çünkü filmin çok yoğun bir alt metni var, anlatmak istediklerinin yanında birbirlerine müzikle bağlanan ve tek başına bir film oluşturacak kadar iyi bu hikayeler aslında sadece bir aracı konumunda kalıyor. Tabi aynı zamanda film teknik bakımdan mükemmel diyebileceğimiz kadar güzel kurgulanmış ve iyi örgülenmiş bir imge sistemine de sahip.

Esasen roman bir distopya. Haliyle filmde sembolik anlatımlar çokca karşımıza çıkıyor. Hatta filmin kendisi sembolik bile diyebiliriz. Bu anlatımı daha akıcı bir şekle büründürüyor. Aynı zamanda eşitlik, özgürlük, inanç, iktidar gibi felsefe ve siyaset biliminin kilit konularına, eşcinsellik, din gibi toplumsal meselelere kendince bir açıklık getiriyor. Altı ayrı hikaye bütünlük içinde aslında hep aynı şeyi anlatıyor. Hatta bu durumu vurgulamak istercesine aynı oyuncular bir çok farklı rolde karşımıza çıkıyor. Oyuncuların ( ve tabi makyaj ekibinin) başarısı da burda ortaya çıkıyor; filmin akışına kapıldığınızda kimin kaç rolde oynadığını fark edemeyebiliyorsunuz. Hala gösterimde olduğundan konusundan ve temel önermesinden çok fazla bahsetmekten yana değilim çünkü filmin güzel yanı bunu izleyiciye direkt vermeyip izleyicinin kendisinin keşfetmesi için açık kapı bırakıyor olması. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Zira vermek istediği mesajı olumlu bulup bulmamanızdan bağımsız olarak bir kaç defa izlenip uzun uzun analiz yapılmayı hak eden bir film.

Feyza S.demir

One comment

  1. Evet bende bu analiz kısmına katılıyorum.Bu kadar yoğun hikayeler içinde bir mesaj yatıyor.Hollywood sineması evirip çevirip bu tarz filmleri yapmaktan vazgeçmicek …

    Beğen

Bir Yanıt bırak

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s