Şenay Tanrıvermiş
senayt@windowslive.com
Sinema Editörü
.
Sinema Sokağı adına gittiğim 32. İstanbul Film Festivali her açıdan ölçülü, keyifli ve başarılı bir geceydi. Gerçek sanatçılara özgü tevazu ve incelik davetlileri de kendine getiriyordu belki, en azından örnek oluyordu bazılarına. Örneğin tesadüfen yanımda oturan Melik Demirağ’ın tevazusu, sadeliği, güzelliği, sanatçı arkadaşlarını uzun uzun ve yürekten alkışlayışı etrafındaki koltuklara, en azından bana kuvvetlice sirayet etti. Gecenin sonunda Almodovar’ın hayal kırıklığına uğratan, bekleneni veremeyen filminden başka eleştirilecek önemli bir aksama ya da eksiklik yoktu.
32. İstanbul Film Festivali’nin açılış töreni samimi, mütevazi, kendi içinde şık ve duygusal anların yaşandığı güzel bir törenle Lütfü Kırdar Uluslar arası Sergi ve Kongre Sarayı’nda yapıldı. Gecenin sunucusu başarılı oyuncu Mehmet Ali Alibora hassas, dengeli, ritmik yani profesyonel anons ve vurgularla geceyi tamamladı. Çok doğru bir isim işin altından sorumluluk bilinciyle ve oyuncu dinamiğiyle nasıl kalkılır gösterdi. Bu tip değerli organizasyonlar için manken ve estetik kaygılarla seçilen isimler yerine oyuncuların neden tercih edilmesi gerektiğini gösterirken kendini göstermedi bile.
Festival’e yeni tatlar ve pencereler açacak taptaze bölümler kısaca tanıtıldı. Biletleri şimdiden tükenen filmler ve genel bir tanıtım salondaki seyirci bıktırılmadan ancak eserler unutulmadan çabucak sunuldu. Emek Sinema’sının yılan hikayesine dönen acıklı serüvenine, sinemaseverlerin öfkeli tepkileri kolayca bitmeyen alkışlarla kendini gösterdi. Açılış konuşmasında, yıkılmasına karar verilen Emek Sineması’nın 28 yıllık tarihine gösterilmeyen saygı davetlilerce sahiplenildi, desteklendi.
Alabora’nın ”Emek Sineması, İstanbullular için büyük bir kayıptır” sözüne salonda açılan bir pankart eşlik etti. “Emek bizim, İstanbul bizim’’ pankartı salondakiler tarafından coşkuyla alkışlandı. Davetlilerin en az pankart açanlar kadar aynı ortak duyguyu paylaştıkları açıkça hissedildi. Sineması elinden alınan seyircinin haklı öfkesi, üzüntüsü ve tepkisi Alabora’nın usta manevrası sayesinde yeni anonslarla devam etti. Yoksa gece açılış gecesi olmaktan çıkacak ve Emek Sineması’nın haklı protesto gösterisine dönüşebilecek enerji patlamasına çok uygun bir atmosferdeydi.
Ödüllü oyuncu Patricia Arquette ve usta yönetmen Bille August da törene katılan ünlü isimler arasındaydı. Beyaz uzun elbisesiyle periler gibi sahne de uçuşan Selma Ergeç, festivalin Altın Lale Ulusal ve Uluslararası Yarışma filmleri ile Avrupa Konseyi Sinema Ödülü için yarışacak filmleri izleyicilere kısaca sundu. 13. İstanbul Bienali işbirliğiyle geliştirilen ”Ben Kentli – Vatandaş Değil Miyim? Barbarlık, Sivil Uyanış ve Şehir” başlıklı farklı bir bölüm oyuncu Nazan Kesal tarafından tanıtıldı.
Seyfi Teoman İlk Film Ödülü bölümünü Halit Ergenç dokunaklı bir tonla okurken genç yaşta kaybedilen yönetmen için salondan hüzünlü bir alkış yükseldi. Kaybettiğimiz değerli oyuncuların görüntüleri perde de göründükçe seyirci ortak geçmişine sahip çıkan duygu patlamasıyla her birini uzun uzun alkışlamaktan yorulmadı. Görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı, senarist Ayşe Şasa’ya ve emektar oyuncu Lale Belkıs’da ödül alan diğer sinema sevdalıları arasındaydı. Lale Belkıs ödülünü her zaman yakışıklı ve zarif oyuncu Ediz Hun’dan alırken, oynadığı kötü kadın rollerinin arkasında ayakta durmaya çalışan, var olma mücadelesi veren kadın karakterler olduğunu gururla ifade etti ve yine alkış kıyamet tabii…
Törende Onur Ödülü’ne layık görülen sinema yüzlü büyük oyuncu Ahmet Mekin’in ödülünü ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filminden bir sahne gösterildikten sonra Türkan Şoray sundu. Sinemanın Sultan’ı Mekin’e “Dev aktör Ahmet Mekin, bu ödülü fazlasıyla hak ettin’’ derken en az Mekin kadar heyecanlıydı. Birbirlerine yağdırdıkları övgülerde sonuna kadar haklı ve hakkı olduklarına seyirci de alkış yağmuruyla yürekten onay verdi.
Şimdi İstanbul’da 16 gün sürecek sinema şöleni başladı. Gerisi seyirciye kalıyor; ya seyirci kalıp bilet alacaklar ya seyirci kalmayıp kaçıracaklar. Bu kez seyirci kalmakta fayda var galiba, çünkü program çok şenlikli görünüyor.
.
- Bilet : Biletix
- Festival Sayfası : film.iksv.org
- Yüksek çözünürlüklü afişe üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz..
anladığım kadarıyla emek sineması için tepkiler yoğunmuş ama bence daha da artarak devam etmeli ve kesilmemeli…
BeğenBeğen
sinemayı sizin gibi sinemaseverler yazsın lütfen. ayrıca ben de melik hanım hayranıyım tabii ki de yani.
BeğenBeğen
Bazı filmlerin biletleri coktan bitmiş bile! Herkes nereden ve ne zaman öğreniyor hangi filmin en mühim olduğunu???????? Bır sinema Aşığı olarak hiç anlamıyorum ki.
BeğenBeğen
ahmet mekin’i tv’de seyrettim. gerçekten ödülü çoktan hak eden bir oyuncu. dediğiniz gibi sinema yüzlü aktörün hastasıyız.
BeğenBeğen
kesinlikle festival birkaç sinema salonuna sıkıştırlmamalı. daha fazla salona yayılmalı. emek bizimdir bitabbi:)))
BeğenBeğen
Festavalin aynı tadı yok. Nefret ederim aslında nostalji meraklılarından ama sinemaseverler birkaç küçük alana kapatılınca duygusu azalıyor. Sinema oncesi ve sonrasında fazlaca dağınıklık var.
BeğenBeğen
Film festivalinin en iyileriyle ilgili bır sürü yazı çıktı ama hepsi aynı filmlerden bahsediyor. Biletleri coktan bitmiş zaten. İnsanın geri kalan filmlere gidesi gelmiyor böyle ölünca. Alternatif listeler yazılmalı
BeğenBeğen
bu yıl ki festival kalabalığını neye yoruyorsunuz?????? seçkiler geçen yıldan daha iyi değil ama her yerde kuyruk var ve biletler bitmiş
BeğenBeğen