Amerikan rüyası ‘zor kazançla’ güldürüyor!

 Sinema Sokağı Sanat logo

Şenay Tanrıvermiş
senayt@windowslive.com
Sinema Editörü

 

Son derece sıradan bir fragman ve afişlerden sonra beklentiyi Amerikanvari bir komediye indirgeyen ‘Zor Kazanç’ aslında aksiyon/dram/komedi türleri arasında gidip gelirken koskoca Amerikan rüyasının nasıl bir kabus olduğunu hikaye ediyor. Üstelik filmin gerçek yaşam öyküsünü senaryolaştırdığını öğrenince her şey daha da anlam kazanıyor. Bir spor salonunda çalışan üç vücut geliştirme danışmanının ne kadar çalışırlarsa ve imkansızı başarırlarsa başarsınlar yine de kendilerine biçilmiş hayatın içinden çıkamamasının sıkıntısı son derece eğlenceli ve akıcı bir dille anlatılıyor.01zorkazanc_d

Amerikan rüyasının muhteşem bir ev, kocaman bir bahçe, içinde pırıl pırıl bir havuz, cins ve sevimli bir köpek, etrafında güzel kadınlar ve pahalı arabalar olduğu klişesi masaya yatırılıyor. Bu paketin herkese nasip olmadığı ve tüm bunlara sahip olmadan yaşamanın ise sadece faturalara yetişilmeye çalışılan bir hayattan ibaret olduğu yanılsaması adım adım gösteriliyor.

Her adımda bir klişe hayal daha kabusa dönüşüyor. Bütün temel amacın apartman dairesinden çıkarak lüks bir villaya geçmekte yattığı ve eğer çok çalışırsan mutlaka kazanacağın, yoksulları Tanrı’nın bile sevmediğine inanılan toprakların acı dolu reçetesi sonunda hep daha hasta ve mutsuz bir toplum yaratıyor. Amerika’nın ‘demokrasi’yi bir meta gibi başka ülkelere satma politikası film boyunca mutluluğu satın alınacak bir ürün gibi görenlerin rüyasında kendisini hortlatıyor, sık sık sıçratıyor, irkiltiyor ve çokça mide bulandırıyor ama güldürmeyi hiç ihmal etmiyor.

Çünkü hayalleri gerçekleştirme yolunda başkalarını kandırma, hakkını gasp etme, ezme ve yok etme dahil her türlü eylem mübah görülüyor ve ortaya öyle kaba bir mizah çıkıyor ki göz göre göre inanılan yalanlar bazen kahkahalara boğuyor. Aynen Amerikan politikasının diğer ülkelere uyguladığı meşru politikada olduğu gibi… Zaten film boyunca bu mantık ve kaynak ifşa edilerek kahramanlar kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Böylece salt ülke politikaları kritize edilmiş olmuyor, aynı zamanda kendi varoluşlarındaki hastalıklı mantığın iklimi gösterilmiş oluyor.

Bu iklimi yeşerten filmler, müzikler, meşhur aforizmalar, pop kültür, dini kalıp yargılar ve dayatmalar basit, direkt ve eğlendiren bir dille eleştiriliyor. Üstelik tüm eleştiriler sistem mağdurları tarafından sürekli kutsanarak yapılıyor. Dahası anlaşılması güç bir dil kullanmadan, entelektüel bir üslup veya üst bir perdeden aktarılmıyor olaylar. En yalın hatta en kaba ve berbat haliyle sistem soyundurulup tüm çirkinliğiyle etrafa saçılıyor. Nerede şık, cici, lüks, düzenli, kutsal ve legal bir yapı varsa arkasında, altında ve içinde bağırsakları dağılmaya hazır absürt bir pislik yığını saklanıyor.

En ufak bir dokunuşta güzelin içinden çirkin, cicinin içinden kaka, kutsalın içinden şeytan, legalin içinden kanunsuzluk ve çok daha fazlası patlıyor. Şık bir paketle süslenerek vaat edilen hayatlar fiyaskosu açıldıkça, çaresiz ve kuşatılmış insanların rüya olarak gördükleri sistemin korkunç kabusu karakterlerin üzerine çöküyor. Dünyayı kan gölüne çeviren iğrenç Amerikan politikası kendi vatandaşının şık evlerinde birçok gizli suçu barındırıyor. Kanlı geçmiş ve bugün, halıların alt döşemelerinden hortlayınca yapılan her yama yeni bir çıkmaz leke oluşturuyor. İktidarın en küçük hücreye yansıyan çirkin yüzü gayet net resmediliyor.

Kısacası ‘Zor Kazanç’ uzun zamandır vizyona girmeyen ‘iyi’ gişe filmlerinden biri olarak ana akım bir filmin vermesi gerekenden çok fazlasını önünüze yığıyor. Eğlendiriyor, düşündürüyor, güldürüyor ve yer yer üzüyor. Yozlaşmış ideoloji ürünü karakterlerin çıkmazları bolca aksiyonla taçlandırılırken sinema tarihinin birçok klasiğine de göndermelerde bulunuluyor. Kolay ve basit görünenin içinden adeta sihirbaz gibi tavşan üstüne tavşan çıkartan yönetmen Micheal Bay, kendini gerçekleştirmenin yolunu vücudunu geliştirmek sananlara sert bir tokat patlatıyor.

Spor salonlarında kaslarını şişerek var olmaya çalışanların yok oluşu ve sönen hayalleri Mark Wahlberg, Anthony Mackie’nin ve Dwayne Johnson’un performanslarıyla göz dolduruyor.

  • Fragmanı  :  Zor kazanç
  • Yüksek çözünürlük afişe üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz..

 

3 comments

  1. kesinlikle tavsiye ediyorum, iyi ki yazmışsınız. sonuçta sizin hep anaakım filmleri sevmediğinizi sanıyordum ama demek ki iyi olunca iyi yazılıyor:) sevgiler

    Beğen

  2. Film izlemeye değerdi gerçekten. Aslında çık sert özeleştiriler komefi dilinde olduğu in önemsemmiyor galiba. Oysa kayda değer bir film olarak daha fazla üzerine konuşulmayı ve yazılmayı hak ediyor.

    Beğen

  3. çok iyi analiz, bu film niye hakettiği kadar konuşulmadı acaba. ben de yeni izledim zten:)

    Beğen

Bir Yanıt bırak

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s