Yazar : Şenay Tanrıvermiş
İletişim : senayt@windowslive.com
Bu filmle beraber birden kafama saksı düşmüş gibi tüm mitlerin en güzel taraflarının hep Batı’ya ait olduğu bilgisine aydım bir kez daha. Batı vahşi olduğunda içinde cesur hikayeler, kahraman kovboylar, filozof Kızılderililer, aşk, seks, içki ve harika müziklerle birlikte bir sürü dünya güzeli atlar geçer aklımızdan. Deh dıgıdık dıgıdık dıgıdık ve Red Kit’le başlayan vahşi batı hayranlığımız anında kırk yıllık tanıdıklarımızdan daha canlı imajlar halinde belirirler.
Haydutluk, hırsızlık, katillik ve vahşet adeta marifet olur. Her zaman uydurmasyon bir şerif kanunu temsil etse de, adalet bizatihi kahramanların elinden olay anında ve yerinde direkt verilir. İşlemler ilk elden görülür, eli çabuk olan ve yüreğinde korku barındırmayan kazanır. Zaten bir kahraman böyle olmazsa kahraman olmaz.
Sonunda hak yerini bulur, seyirci katharsise ulaşır ve ‘The End’ yazısı belirdiğinde kovboy sevgilisiyle çiftliğine doğru ilerlerken salak ama şirin köpekleri onları takip eder. Rintintin’in hatırasına rahmet okuyan bu sahnelerden western izleyicisi asla sıkılmaz, çünkü tanıdık bilgilerle yorulmadan sonuca ulaşmak iyi gelir ve zaten manzaralar bir harikadır. Sarp kayalıklar, turuncu-sarı toprak, kaktüsler, alabildiğine boşluk ve sonsuzluk ortasında yeşillenmiş bir çiftlikte sallanan koltuğuyla verandasında otururken viskisini yudumlayan adama kim özenmez. Kısacası western filmler tüm ana akım türlerden çok daha rahatlatıcı, arındırıcı ve hafifleticidir. Sabun köpüğü değilmiş gibi yaparlar ama her konuya bulaşıp temiz kaldıkları için sabun köpüğü filmlerden daha fazlasını seyircisine sunarlar.
Bu basit ve öznel tarife bakarak western filmleri değersizlikle ilintilemekte haksızlık olur elbette. Ne de olsa hayatın anlamsızlığı, değersizliği ve acımasız yaşam şartları altındaki insanın çaresizliği, yetersizliği ve insanoğlunun şiddete meyilli karanlık tarafını gösterdiği için pek çok açıdan önemli bir türdür. Kaldı ki Allah’ın unuttuğu bir yerlerde tüm dünyadan kopuk yaşayan bir avuç kasabalının serüveni aslında pek çok toplumun yapısına da örnek teşkil eder. Hiçliğin ortasında birbirinin celladı haline gelen yalnız adamların hikayeleri bir şekilde hüzünlü ve çekicidir.
Yeni Başlayanlar İçin Vahşi Batı’nın oyuncu kadrosu Seth MacFarlane’ye Charlize Theron, Liam Neeson, Amanda Seyfried, Giovanni Ribisi, Sarah Silverman ve Neil Patrick Harris’ten oluşuyor. Hikayenin kahramanı klasik delikanlı kovboy yerine korkak, kibar, beceriksiz ve geveze bir erkek karakter şeklinde vücut buluyor. Dolayısıyla film western komedi olarak türünü ve ana hikayesinin nasıl gelişeceğini söyleyerek başlıyor.
Şiddetten ödü patlayarak kaçan Albert, sevgilisini de bıyıklı bir kovboya kaptırıyor ve bunalıma giriyor. Albert’ı bunalımdan çıkartan ve ona ‘bir haftada hızlandırılmış kovboy nasıl olunur’ dersi veren Anna (Charlize Theron) ile aralarında masum bir aşk filizleniyor. Ancak Anna’nın kocası Vahşi Batı’nın en vahşisi çıkmaz mı? Ve Albert’ın başı belaya, kalbi aşka düşüyor böylece. En korkak ve beceriksizle, en cesur ve yetenekli adamın düellosunu kimin kazanacağı tabii ki bellidir. Film enteresan bir metinle herhangi bir yaratıcılık sunmuyor yani, her anlamda yerinde sayıyor özetle ancak sadece Charlize Theron filmi sıkılmadan izlemeyi sağlıyor. Duru ve etkileyici yüzüyle star ışığının sahneyi ve hikayeyi kurtarmaya nasıl yetebildiğini özetliyor adeta. Ne var ki sahne elektriği neredeyse yerlerde sürünen MacFarlane’le ikili gibi durmuyorlar, güzel ile aptalın masum aşkına inandırabilen bir sinema özgünlüğü de yakalanamıyor.
Sineması sitcom tadı veren, bolca skecin uç uca tutturulmasıyla yazılmış, çekilmiş özensiz bir anlatım kolayca izleniyor fakat filmi kurtarmaya yetmiyor. Yan karakterlerin hıristiyanlık eleştirisine yeltenen hamleleri ise bolca tekrarla tıkanıyor. Sevgilisiyle evlenmeden birlikte olmayan fahişenin körü körüne dini yasakları benimseyen ve sorgulamayan yüzeyselliği ilk etapta ilginç bir yan metinken döne döne aynı şakanın yinelenmesi öykünün bu hamlesini de bitiriyor. Ayrıca Recep İvedik’ten çok daha fazla yapılan çiş, kaka esprileri mide bulandıracak türden olduğu için güldürmekten çok iğrendiriyor.
Anlık tepkiler uyandırmaya yönelik senaryo sonuçta sinema olmayı başaramıyor ve birçok ünlü starın bir arada olması filmi çok boş vakti olanlar için seyredilir olmakla kurtarıyor. Vasat bir western komedisi olarak şen şakrak birkaç ana rağmen anlatı ayağa kalkıp ilerleyemiyor ve yerinde sayıyor. Aslında 1800’lerde sınır bölgesinde sağ kalabilmenin mucizevi rastlantılara dayandığından yola çıkarak yazılan ve insanların kaderlerini bir parça bile elinde kontrol edemeyeceği üzerinden sürprizli skeçler üreten senaryo kendi çarkında döne döne kayboluyor.
Önce bilgilendirip sonra yorumlamışsınız filmi ve ben bu tarzdan çok sıkıldım ama siz sıkıcı olmamayı başarmışsınız, hayret:) Bence tebrikler sinema sokağı=)
BeğenBeğen
Ben oldukça başarılı buldum yazınızı ve bundan sonra tüm yazılarınızı takip edeceğim galiba. Seyretmeyenler http://www.turkcealtyazili.com/yeni-baslayanlar-icin-vahsi-bati-a-million-ways-to-die-in-the-west-2014.html adresinden yararlanabilir.
BeğenBeğen